Kapasite Piyasası Nedir / Ne Değildir?
Dr. Okan YARDIMCI
Kasım 2017
Kasım 2017
Türkiye elektrik
piyasasında, sadece enerjiden oluşan piyasa (energy-only market) modeli terk
ediliyor. Sadece enerjiden oluşan piyasa modelinde, üretim kapasitesinin emre
amade durma maliyeti, elektrik fiyatının içerisinde yer almaktadır. Önümüzdeki
dönemde ülkemiz elektrik piyasasına, kapasite mekanizması adında karmaşık bir
yapı entegre edilecek. Bu yazıda kapasite mekanizmasını kısaca inceleyeceğiz.
Kapasite
mekanizması, enerji piyasalarında arz güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla
geliştirilmiş araçlardan bir tanesidir. 2000’li yılların başında ABD’nin
Kaliforniya Eyaletinde yaşanan kriz kapasite piyasaları için ilk tetikleyici
unsur olarak değerlendirilebilir. İleriki yıllarda ise yenilenebilir enerji
kaynaklarının kullanımının artması, birçok ülkenin elektrik piyasasında
kapasite mekanizması ihtiyacını belirgin hale getirmiştir. Ülkeler bazında
farklı ihtiyaçlar dolayısıyla kapasite mekanizmasının ortaya çıktığını söylemek
mümkündür. Örneğin Almanya’da yenilenebilir enerji tüketiminin hızla artmasının
yanı sıra, talepte beklenen artış son yıllarda gerçekleşmemiş (özellikle 2008
krizinin etkileri ve enerji verimliliğine yönelik önemli adımlar dolayısıyla).
Elektrik fiyatları son 14 yılın en düşük seviyesinde ilerlemektedir.[i]
Bununla birlikte yenilenebilir kaynakların belirli bir bölgede yoğunlaşması
sorunu daha da önemli hale getirmiştir. Almanya’da yenilenebilir kaynaklar
kuzeyde, fosil yakıtlı santraller ile nükleer santraller ise güneyde
yoğunlaşmaktadır. [ii]
Üretim
santrallerinin ilk yatırım bedellerinin yüksek olması ve yatırım kararının
alınma anından işletmeye girme anına kadar geçen sürenin uzunluğu, özellikle
elektrik piyasasında arz güvenliğini dikkatle ele alma zorunluluğunu
doğurmaktadır. Kapasite piyasasında bugün ihtiyacımız olmayan bir elektrik
santrali, ileride ihtiyacımız olacağından dolayı bugünden desteklenmekte ve bu
yolla da santralin sistem içerisinde kalması sağlanmaktadır.
Kapasite
piyasasında arz güvenliği, ileriki yıllarda ihtiyaç duyulabilecek santrallerin
bugün desteklenmesi ile sağlanabileceği gibi, pik tüketimin azaltılması yoluyla
da elde edilebilmektedir. Talep etkilenmesi (demand response), etkili bir
kapasite mekanizmasının olmazsa olmazıdır.
Talep etkilenmesini
basit bir örnekle aşağıdaki şekil üzerinden anlatmaya çalışalım. Önümüzdeki 3
yıl elektrik tüketim tahmininin düz siyah çizgi gibi olduğunu varsayalım. Bu
tüketimi karşılamak için ne kadarlık bir kurulu güce ihtiyacımız var? %15’lik
bir güvenlik marjını (kapasite marjı ya da rezerv marjı olarak
adlandırılmaktadır) dikkate alacak olursak önümüzdeki 3 yıllık süreçte en az a
seviyesinde bir kurulu güce ihtiyacımız olacaktır. 3 yıl boyunca a seviyesinde
bir kurulu güç, marjinal maliyeti yüksek olan bazı santralleri sistem
içerisinde kalmama seçeneğine itebilir. İşte bu santrallerin sistemde
kalmasının sağlanması için kapasite mekanizması yoluyla desteklenmeleri
gerekecektir.
Peki 3 yıl boyunca
a seviyesinde emre amade kapasiteyi hazır tutmak dolayısıyla oluşan ilave
maliyete kim katlanacak? Tabi ki tüketiciler. Tüketicilerin bu maliyet
karşılığında elde edecekleri ise elektrik arzının güvenliği. İşte bu noktada
talep etkilenmesinin önemi ortaya çıkıyor. Çünkü bazı tüketiciler, toplam
tüketimin c seviyesinin üzerinde olduğu dönem(ler)de (pik tüketim olarak
adlandırılabilir) kendi tüketimlerini azaltma yoluyla ya da verimlilik artışı
yoluyla, sistemin toplam tüketimini b noktasından c noktasına çekebilirler.
Hiçbir şey karşılıksız değil, tabi bir bedel karşılığında. Ancak bu yöntem,
santrallerin ilave güvenlik marjı dolayısıyla yaratacakları kapasite
maliyetinden daha az maliyetli bir yöntem olabilir.
Ülkemizde kapasite
mekanizması doğal gaz piyasası için erken bir adım olarak görülebilecekken
elektrik piyasası için gecikmiş bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak
unutmamak gerekir ki etkili bir kapasite piyasası ancak bölgesel kısıtların
dikkate alındığı ve yukarıda detaylı olarak bahsedildiği üzere talep tarafının
da katılımının sağlanabildiği durumlarda mümkün olabilmektedir.
Kapasite
piyasasında ihale yöntemi en çok kullanılan yöntemdir. Yapılan ihalelerde
teklifler, santralin kalan ömrü, yıllık işletme gideri, ilk yatırım tutarı gibi
parametrelere bağlı olarak değişkenlik gösterir. Eğer ilave bir düzenleme
yapılmamışsa, eskimiş ve bu sebeple verimsiz hale gelmiş santraller kapasite
mekanizmasından daha avantajlı şekilde yararlanabilirler. Bazı ülke
uygulamalarında bu şekildeki santrallere özel düzenlemelerle mekanizmadan
yararlanmalarına yönelik kısıtlar getirildiği görülebiliyor.
İhalelerde
genellikle kliring fiyatı (maalesef clearing price’ın yaygın bir Türkçe
kullanımı mevcut değil) en yüksek fiyat oluyor. Bir örnek vermek gerekirse;
2019 yılında 100 birim kapasite ihtiyacımız olsun. Bu kapasitenin;
20 birimini güneş
santrali 10 TL’den,
20 birimini rüzgar
santrali 11 TL’den,
20 birimini doğal
gaz santrali 12 TL’den,
20 birimlik tüketim
düşüşünü ya da verimlilik artışını X tüketicisi 13 TL’den,
20 birimini de
doğal gaz santrali 14 TL’den sağlamak üzere ihalede teklif vermiş olsun.
Bu durumda kapasite
piyasasında yer alan bütün üretici/tüketiciler 14 TL üzerinden kapasite bedeli
alacaklardır. Yani kliring fiyatı bu örnekte 14 TL olmuştur.
Kapasite ihaleleri
öncesinde belirlenen güven aralıkları ya da bir başka ifadeyle güvenlik
marjları Value of Lost Load (VoLL) ile ilişkili olmalıdır. Bu çerçevede,
Olmayan Elektriğin Bedeli olarak dilimize çevrilip mevzuatta yer alan VoLL’ün
belirlenmesi önem arz etmektedir.
Kapasite piyasası
aynı zamanda ileriye yönelik piyasa[iii]
olarak da adlandırılmaktadır. Destek mekanizmasını içermesi ve ileriye yönelik
piyasa ismiyle birlikte kapasite kapasite piyasalarını saadet zincirine
benzetenler olabilir.
ABD ve Birleşik
Krallık’ta kapasite mekanizmasının nasıl çalıştığını kısaca inceleyecek
olursak:
ABD, PJM
The PJM
Interconnection, L.L.C. (PJM) ABD’nin Delaware, Illinois, Indiana, Kentucky,
Maryland, Michigan, New Jersey, North Carolina, Ohio, Pennsylvania, Tennessee,
Virginia, West Virginia ve District of Columbia bölgelerinde faaliyet gösteren
ABD’nin en büyük elektrik piyasası şebeke operatörüdür. 966 Piyasa
Katılımcısının bulunduğu bu piyasa ile 61 milyon insana hizmet götürülmektedir.
30 Haziran 2016 itibariyle 182.050 MW kurulu güce ulaşılmış, 2016 yılında en
yüksek tüketim ise 20 Haziran 2016 günü 134.958 MW’lık pik tüketim ile
sağlanmıştır.[iv]
PJM her yıl gelecek
11 yıl için kapasite ihtiyaçlarını belirliyor. Bu belirleme, gelecek dönem yük
belirsizliği, üretim kaynaklarındaki kesintiler (geçmiş 5 yıllık kesintilerden
ve santrallerin ömürlerinden hareketle gelecek dönem kesinti durumu tahmin
ediliyor), planlanan tüketici kesintileri ve bakım onarım faaliyetleri göz
önünde bulundurularak; güvenilirlik kriterleri çerçevesinde yapılıyor. PJM,
güvenilirlik kriteri olarak, gelecek 10 yıllık dönemde 1’den fazla Yük Kaybı
Beklentisi (Loss of Load Expectation, LoLE) olmamasını benimsemiş durumda.
Gelecek 10 yılda 1’den fazla Yük Kaybı yaşanmaması için (bölgesel bazda 25
yılda 1 adet LoLE için) pik yük talebinin üzerinde olması gereken üretim
marjına Rezerv Marjı (Installed Reserve Margin, IRM) adı veriliyor (bazı
ülkelerde bu marj, Kapasite Marjı olarak da adlandırılmaktadır). IRM pik
tüketimin üzerinde yüzde kaçlık bir kurulu güç olması gerektiğini gösteriyor.
Örneğin PJM 2015 yılı için bu oranı %16,5 olarak hesaplamış. Yani istatistiki
olarak, PJM bölgesinde pik tüketimin üzerinde %16,5’luk bir kurulu güç olması
durumunda önümüzdeki 10 yılda 1’den fazla LoLE beklenmiyor. Pik yük tahmini de
bölgesel olarak yapılıyor. Bu doğrultuda PJM 27 adet alt bölge belirlemiş
durumda.
Birleşik
Krallık
Birleşik Krallık
için kapasite piyasası yeni bir olgu değil. 1990 – 2001 yıllarında İngiltere ve
Galler’de elektrik fiyatının dışında üreticilere bir kapasite ödemesi
yapılıyordu.[v] Kapasite
mekanizmasına bir süre ara verildikten sonra son yıllarda yeni bir forma
büründü.
2013 yılında
yapılan çalışmalara göre, Büyük Britanya Adasının önümüzdeki 10 yılda yaşlanmış
elektrik üretim tesislerinin devreden çıkacak olması ve tüketim artışı
dolayısıyla 100 milyar pound yatırım ihtiyacı doğmuştur. Çevre kirliliği ile
ilgili problemlerin de artışı ile birlikte yenilenebilir kaynaklara yönelik
önemli hedefler belirlenmiştir. Bu çerçevede 2013 yılında çıkartılan Elektrik
Piyasası Reformu (Electricity Market Reform, EMR)[vi]
ile karbon salınımının azaltılması, arz güvenliğinin sağlanması, maliyetlerin
düşürülmesi, verimlilik ve kapasite piyasasının kurulması yönünde önemli
adımlar atılmıştır.
Kapasite mekanizmasının aydınlık günlere katkı sağlaması dileğiyle…
[i] EU Commission, Interim Report of the Sector Inquiry on Capacity
Mechanisms, 2016, sayfa 8. Erişim için: http://ec.europa.eu/competition/sectors/energy/capacity_mechanism_report_en.pdf
[ii] EU Commission, Interim Report of the Sector Inquiry on Capacity
Mechanisms, 2016, sayfa 9. Erişim için: http://ec.europa.eu/competition/sectors/energy/capacity_mechanism_report_en.pdf
[iii] Buradaki anlamıyla forward market’in daha uygun çevirisinin ileriye
yönelik piyasa olduğu değerlendirilmiştir.
[iv] State of the Market Report for PJM, Monitoring Analytics, LLC, the
Independent Market Monitor for PJM, sayfa 4. Erişim için: http://www.monitoringanalytics.com/reports/PJM_State_of_the_Market/2016.shtml
[v] EU Commission, Interim Report of the Sector Inquiry on Capacity
Mechanisms, 2016, sayfa 7. Erişim için: http://ec.europa.eu/competition/sectors/energy/capacity_mechanism_report_en.pdf
No comments :
Post a Comment