January 21, 2020

                    Turkey's Maritime Frontiers and Offshore Activities in the Eastern Mediterranean
                       (Türkiye'nin Doğu Akdeniz Sınırları ve Petrol-Gaz Arama Faaliyetleri Haritası)


Peki neden böyle bir harita hazırlama ihtiyacı duydum?


Türkiye-Libya anlaşmasının ardından, bir çok yayın organımızca kullanılan haritaların çeşitli hatalar içerdiğini gördükten sonra yukarıdaki haritayı hazırlamaya karar verdim. Maalesef yayın organlarımızca kullanılan ve Türkiye'nin hem Akdeniz hem de Ege tezleri ile örtüşmeyen haritaların zaman zaman yetkili kuruluşlarca da paylaşıldığını fark ettim. Bu haritalardan bir tanesini örnek olarak aşağıda bulabilirsiniz:


İlk olarak, yukarıda çarpı koyduğum, G-H çizgisini haberlerde yer verildiği gibi, 'Yunan karasuları dış sınırı' olarak ifade etmek büyük bir yanlışlık. Resmi Kurum ve Kuruluşlarımızın haritalarında bu ifade yer almasa da söz konusu çizgiye, diğer çizgilerden (örneğin Türkiye-Mısır ortay hattı) farklı bir gösterim olmaksızın yer veriliyor. 'Yunan karasuları dış sınırı' ifadesi yer almasa da G-H çizgisinin farklılaştırılması hem Doğu Akdeniz hem de Ege tezimiz açısından büyük önem arz ediyor. Harita sadece 'Doğu Akdeniz' e yönelik olsa da G-H çizgisi, Ege'yi Doğu Akdenizden ayırması dışında bir anlam ifade etmiyor.  

Hazırladığım haritada görülecek I-J çizgisi daha doğru bir gösterim olacaktır. Ayrıca hazırladığım haritadaki taralı alana (H-I-G) yer vermek de gerekmektedir. Deniz sınırlarına yönelik uluslararası ikili anlaşmalarda, üçüncü tarafın da katılması gereken hususlar bulunması halinde,  'triple point' olarak adlandırılan nokta ilerleyen dönemlerdeki üçlü müzakerelere bırakılabilmektedir. Türkiye-Libya anlaşmasının ardından da böyle bir alanın ilerleyen döneme bırakıldığı anlaşılmaktadır. Harp Okulları Diploma ve Sancak Devir Teslim Töreni sırasında, duvarda bulunan haritada bu alana yer verilmiştir. Resmi Kurum ve Kuruluşlarımızca paylaşılan haritalarda da bu alana yer verilmesi ya da ifade edilmesi önem arz etmektedir. 


Libya anlaşması öncesinde, resmi organlarca, hazırladığım haritanın E noktasına (28 00' 00'') kadar gösterim yapılması da kafalarda soru işaretleri bırakmaktaydı. Benzer soru işaretlerinin oluşmaması faydalı olacaktır. 

Lübnan-İsrail arasında yaşanan anlaşmazlık tam da bunun gibi bir örnekten çıkmıştır. 2007 yılında Güney Kıbrıs ile aşağıdaki harita üzerinde anlaşan Lübnan, çizginin 1'den sonraki (aşağı yönde) kısmını ilerleyen döneme bırakmıştır. 



Lübnan bunu yaparken 2 düşünce içerisindeydi. Birinci husus, üçüncü ülkenin (güney komşusunun) da masada olması gerektiğini biliyordu. Öte yandan o ülkeyi (İsrail) tanımak istemiyordu. Güney Kıbrıs'ın Doğu Akdeniz'de yangından mal kaçırma çabaları malum, 2010 yılına gelindiğinde İsrail ile sınır anlaşmasını imzaladı. Üstelik Lübnan'ın o çekindiği 'triple point' i falan hiç düşünmeden. Sınırı Güney Kıbrıs-Lübnan haritasındaki 1 noktasına kadar çekti İsrail. Lübnan bu sebeplerden ötürü, yukarıda yer alan haritayı meclisinden geçirerek onaylamamıştır.  Dolayısıyla Lübnan-Güney Kıbrıs sınırı meşru bir zeminde değildir.* Doğu Akdeniz haritalarında Lübnan-Güney Kıbrıs anlaşması kapsamındaki sınır çizgisine yer veriliyorsa, bu hususun da vurgulanması gerekmektedir. 

Zaten, Lübnan 2011 yılına geldiğinde aşağıdaki haritayı (kırmızı kesikli çizgi olmaksızın) Birleşmiş Milletlere sunmuştur). Tabi bu haritayı sunarken güney komşusunun İsrail değil, Filistin olduğunu belirterek. Kırmızı kesikli çizgi yukarıdaki haritada 1 noktasından Lübnan kıyısına uzanan (benim eklediğim) hattı göstermektedir. Yani İsrail'in Lübnan ile sınırı olduğunu iddia ettiği hattı. En tepede 17 km'lik fark toplamda 850 kilometrekarelik bir anlaşmazlık ortaya çıkartmıştır.   




Son olarak, hazırladığım haritada gösterdiğim N-M-L çizgisini şimdilik tarihçilere bırakmak daha doğru olacak, ancak pazarlık masasında akıllarda tutmak her zaman faydalı olacaktır.  


* Konunun meraklılarının Oxford Üniversitesi, St. Antony's College'dan Daniel Meier'in 2013 yılında yazmış olduğu 'Lebanon's Maritime Boundaries: Between Economic Opportunities and Military Confrontation' isimli yazısını okumalarını öneririm. 


No comments :

Post a Comment