May 1, 2010


PETROL FİYATLARININ DOĞAL GAZ FİYATLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ:
TÜRKİYE İÇİN FIRSATLAR VE TEHDİTLER

 
Yazarlar :
Okan YARDIMCI, Prof. Dr. Volkan Ş. EDİGER


Yayım Yeri :
Yardımcı, O., Ediger, V.Ş., Petrol Fiyatlarının Doğal Gaz Fiyatları Üzerindeki Etkisi: Türkiye İçin Fırsatlar ve Tehditler, 16. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı (ICCI) Bildiriler Kitabı, Sayfa : 221-225, Mayıs 2010.

Yardımcı, O., Ediger, V.Ş., Petrol Fiyatlarının Doğal Gaz Fiyatları Üzerindeki Etkisi: Türkiye İçin Fırsatlar ve Tehditler, Doğal Gaz Dergisi, ISSN 1305-2055, Sayı : 162, Sayfa : 60-65, Nisan 2011.


 ÖZET

Dünya doğal gaz ticaretinde son zamanlarda yaşanan gelişmelerle birlikte, uzun dönemli anlaşmaların yerini kısa dönemli anlaşmalara, vadeli piyasaların yerini anlık piyasalara, fiziki ticaretin ise yerini finansal ticarete bıraktığı görülmektedir. Bu sürece paralel olarak gelişmekte olan doğal gaz depolama piyasası ile sıvılaştırılmış doğal gaz piyasasının, stratejik ve teknolojik bir takım unsurların, anlık piyasalarda oluşan petrol fiyatları ile doğal gaz fiyatları arasındaki ilişkinin değişmesine sebep olduğu değerlendirilmektedir. 2009 yılında petrol/doğal gaz fiyat oranı rekor seviyelere ulaşmıştır. Eş enerji baza getirilmiş haftalık ortalama fiyatlar incelendiğinde, petrolün doğal gaza kıyasla 5 kata varan oranda yüksek olabildiği görülmektedir. Ülkemizin doğal gaz anlaşmalarının yaşanmakta olan bu gelişmeler ışığında değerlendirilmesi büyük önem arz etmektedir.



 SUMMARY

Oil and natural gas are the Turkey’s two major import items. Therefore,  oil and natural gas prices have great importance for our country’s economy. This study, in which the effect of oil prices on natural gas prices is analysed, also involves threats and opportunities for Turkey in this regard. Due to the recent developments in the global natural gas market; long term contracts have been substituted by short term ones, futures markets have given way to spot market, and physical trades have been substituted by financial trades. In paralel with this process, developing natural gas storage market and liquified natural gas market, and certain strategical and tecnological developments in the global enegry market resulted in evolution in the relationship between oil prices and natural gas prices. As the world gaze at the unconventional natural gas reserves, and natural gas consumption has been rapidly getting closer to the oil consumption, declining effect of oil prices over the natural gas prices is understandable. In this study, spot Henry Hub natural gas prices and West Texas Intermediate oil prices between May 1996-January 2010 are analysed. It is clearly seen that oil and natural gas price series are cointegrated among May 1996-January 2003. However, after 2003, natural gas prices do not respond raising oil prices at the same rate. It is seen that oil prices  are 5 times higher than  natural gas prices in 2009.  It is concluded that between January 2003-January 2010, oil and natural gas price series are not cointegrated. Besides, in this study, the relationship between the level of oil prices and the effect of oil prices on natural gas prices is analysed.  It is argued that the evaluation of threats and opportunities for  Turkey’s natural gas market in the light of global developments, and following closely these developments have great importance. Furthermore, it is argued that to canalize short term contracts instead of long term ones, to ensure formation of spot market and financial trade are among the basic suggestions for our country.



PETROL FİYATLARININ DOĞAL GAZ FİYATLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ:
TÜRKİYE İÇİN FIRSATLAR VE TEHDİTLER[*]

GİRİŞ
Enerjinin gün geçtikçe artan önemi karşısında, devletlerin enerji kaynaklarına ulaşmak için verdikleri mücadele, enerji kaynaklarının kendi aralarında yaşadıkları mücadele ile iç içe geçmiş bulunmaktadır. Bir yanda doğalgaz/petrol arasında hâkim yakıt olma mücadelesi verilirken, öte yanda doğalgaz rezerv ve üretim kapasitelerinin yeryüzünde eşit dağılmaması yüzünden jeopolitik kaygılar artmaktadır. Birçok uzman günümüz enerji jeopolitiğinin merkezinde doğal gazın bulunduğu konusunda fikir birliği içindedir.
Bu itibarla doğalgaz fiyatları ile bu fiyatlar üzerindeki petrol fiyatlarının etkisi, üzerinde çalışılması gereken önemli konuların başında gelmektedir. Özellikle enerji ithal eden ülkeler için geçerli olan bu durum, enerjisinin dörtte üçünü satın almak ve bunun için de milyarlarca dolar kaynak ayırmak zorunda olan ülkemiz için de bir zarurettir. Enerji, Türkiye ithalatının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. 2010–2020 yılları arasında petrol faturasının 293 milyar dolar, doğal gaz faturasının ise 181 milyar dolar olması beklenmektedir.[2] Bu karamsar tabloya rağmen ülkemizde enerji fiyatlarının analizine ilişkin çalışmaların sayısı oldukça azdır. Günümüzde bütün şiddetiyle devam eden enerji kaynak çatışmasında, ulusal çıkarlarımızın en üst seviyede korunabilmesi için enerji fiyatlarına ilişkin çalışmaların artması gerekmektedir.
Bu bildiride, petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatları üzerindeki etkisi analiz edilmiştir. Fiyat ilişkisi açısından geleceğe yönelik beklentiler ortaya konmuş ve bu beklentiler doğrultusunda Türkiye için fırsatlar ve tehditler analiz edilmeye çalışılmıştır.

PETROL VE DOĞAL GAZ FİYATLARININ OLUŞUMU
Petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatları üzerindeki etkisini ayrıntılı olarak incelemeden önce dünya petrol ve doğal gaz fiyatlarını ayrı ayrı analiz etmek ve piyasalar arasındaki farkları ortaya koymak faydalı olacaktır.
1984–2008 döneminin ortalama doğal gaz fiyatları incelendiğinde, bölgeler arasında çok farklı fiyatların oluştuğu görülmektedir (Şekil–1). Örneğin 2008 yılı ortalama doğal gaz fiyatları, büyük oranda uzun vadeli kontratlara bağlı AB’de 12,61 dolar/MMBtu iken, İngiltere’deki Heren National Balancing Point (NBP)’de 10,79 dolar/MMBtu, ABD’deki Henry Hub’da 8,85 dolar/MMBtu, Kanada’da ise 7,99 dolar/MMBtu olmuştur. Doğal gaz fiyatlarındaki minimum-maksimum arasındaki bu fark uzun süredir benzer şekilde devam etmektedir. LNG fiyatlarında ise büyük değişimler yaşanmıştır. LNG fiyatları, 1984–2003 yılları arasında boru gazı fiyatına oranla yüksek seviyelerde seyrederken, 2003 yılından itibaren göreceli olarak düşüşe geçmiştir. Günümüzde ise LNG fiyatları en yüksek boru gazı fiyatı olan AB fiyatını yakalamış bulunmaktadır. Bu trendin gelecek yıllarda da devam etmesi durumunda LNG fiyatlarının, eskiden olduğu gibi, boru gazı fiyatlarından daha yüksek olması beklenebilir.

Şekil–1 : 1984 – 2008 Yılları Arasında Farklı Bölgelerde Oluşan Doğal Gaz Fiyatları[3]
Petrol ticareti tarihsel olarak doğal gaz ticaretinden önce başlamıştır. 1859 yılında ABD’nin Pennsylvania eyaletinde modern kuyu delme yöntemi ile başlayan sondaj çalışmaları dünyada ilk bilinçli petrol aramacılığını başlatmıştır. Giderek artan üretim, petrolün uluslararası ticaretinin başlamasını da beraberinde getirmiştir. Uluslar arası doğal gaz ticareti ise daha çok ikinci dünya savaşı sonrasında başlamıştır. 1976–2008 yılları arasında anlık piyasada oluşan petrol fiyatları incelendiğinde, doğal gazdakinden aksine, bölgeler arasındaki fiyat farklılaşmasının düşük seviyelerde olduğu görülmektedir (Şekil–2). Fiyatların birbirlerine yakın seyretmesinde uluslararası ticareti yapılan petrol miktarının yüksek oluşunun etkili olduğu düşünülmektedir. Günümüzde uluslararası ticarete konu olan doğal gaz miktarı, petrole göre oldukça düşük düzeydedir; doğal gazın yaklaşık % 70-75’i üretildiği ülkede tüketilmektedir. Petrolde ise bu oran sadece %33 dolaylarındadır.
Şekil–2: 1976–2008 Yılları Arasında Farklı Bölgelerde Oluşan Anlık Piyasa Petrol Fiyatları[3]
Doğal gaz ilk yıllarda boru hatları ile taşınmaya başlanmış, ilerleyen süreçte sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG: Liquified Natural Gas) kargoları ve sıkıştırılmış doğal gaz (CNG: Compressed Natural Gas) araçları vasıtasıyla taşınması gündeme gelmiştir. Bu süreçte, doğal gazda boru hattı taşımacılığından araçlar ile taşımacılığa doğru bir geçiş yaşanmıştır. Petrol ise –bunun tam aksine- ticarete konu olduğu ilk yıllarda araçlar vasıtasıyla taşınmış, boru hattı taşımacılığı daha sonraki yıllarda gündeme gelmiş, büyük hacimli petrol ticaretinin daha kolay bir şekilde yapılabilmesi amacıyla boru hatları inşa edilmiştir. Petrol ticareti ile doğal gaz ticareti arasındaki bu temel farklılık, piyasaların oluşumu açısından da bazı farklılıklar oluşturmuştur. Petrol piyasasında anlık piyasalardan vadeli piyasalara doğru bir geçiş yaşanırken, doğal gaz piyasasında vadeli piyasaların yerini anlık piyasalar almaktadır. Ancak, her iki piyasada da, fiziki ticaretten sanal, bir başka deyişle kağıt üzerindeki finansal ticarete doğru bir gelişim gözlenmekte, kağıt üzerindeki ticaret, fiyatların oluşumunda oldukça önemli olmaktadır.
PETROL-DOĞAL GAZ FİYAT İLİŞKİSİ
Bu çalışmada, petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatları üzerindeki etkisinin analizi için, ABD’de anlık piyasalarda oluşan petrol ve doğal gaz fiyatları kullanılmıştır. Petrol fiyatları için, EIA (Energy Information Administration) tarafından yayınlanan 2 Ocak 1986’dan günümüze WTI (West Texas Intermediate) haftalık petrol fiyatlarından yararlanılmıştır. Anlık WTI petrol fiyatları ile karşılaştırma yapılırken ise, EIA’nın Natural Gas Weekly Update’lerinde yayınlanan 6 Mayıs 1996’dan günümüze anlık Henry Hub doğal gaz fiyatları kullanılmıştır.[4] Söz konusu iki fiyat serisinin oranlarının verildiği Şekil–3 incelendiğinde, 1996–2003 yılları arasındaki dolar/varil cinsinden petrol fiyatlarının, dolar/MMBtu cinsinden doğal gaz fiyatlarına oranının, 10/1’den 6/1’e doğru değişmekte olduğu görülmektedir. Grafiğin yorumuna geçmeden önce 10/1 ve 6/1 oranlarından bahsetmek faydalı olacaktır.
10/1 Oranı’na göre, Henry Hub’da dolar/MMBtu cinsinden oluşan doğal gaz fiyatı, dolar/varil cinsinden oluşan WTI petrol fiyatının 10’da biridir. Yani, petrol fiyatı 20 dolar/varil iken doğal gaz fiyatı 2 dolar/MMBtu, petrol fiyatı 50 dolar/varil iken doğal gaz fiyatı 5 dolar/MMBtu olmalıdır. Bu ilişki aşağıda matematiksel olarak gösterilmiştir:
F gaz = 0,1 x F petrol                         (1)

F gaz = Henry Hub’da oluşan doğal gaz fiyatı (dolar/MMBtu),
F petrol = WTI petrol fiyatı (dolar/varil)
6/1 Oranı’na göre ise, petrol fiyatı 20 dolar/varil iken doğal gaz fiyatı 3,33 dolar/MMBtu, petrol fiyatı 50 dolar/varil iken doğal gaz fiyatı 8,33 dolar/MMBtu olmalıdır.[†] Bunun formülü de aşağıdaki gibidir:
F gaz = 0,1667 x F petrol                (2)
Şekil–3: WTI Petrol Anlık Fiyatı (Dolar/Varil) / Henry Hub Anlık Doğal Gaz Fiyatı (Dolar/MMBtu)
Petrol-doğal gaz fiyat ilişkisi ile ilgili olarak 2003 yılına kadar yapılmış olan çalışmalarda görülen ortak yorumlar; doğal gazın pazara ilk girdiği yıllarda ikame ürün olan petrole göre fiyatının ucuz olmasının, gelişen doğal gaz ve LNG teknolojisi ile doğal gazın kullanımının ve dolayısıyla petrole kıyasla fiyatının artmaya başlamasının, doğal gazın piyasaya difüz etmesinden sonra ise fiyatının enerji cinsinden petrol fiyatına eşitlenmesinin (6/1 oranına gelmesi) normal karşılanması gerektiği; piyasanın doğal gaz tarafından ele geçirilmesinden sonra ise 6 katsayısının giderek azalmasının (doğal gaz fiyatının petrol fiyatına kıyasla yüksek seyretmesi) beklenmesi gerektiği şeklindedir. Kısacası eski çalışmaların büyük bir bölümünde, fiyat ilişkisi enerji kaynakları arasındaki pazar mücadelesiyle açıklanmıştır. Ancak, grafikte açıkça görüldüğü üzere fiyat ilişkisi ile ilgili beklentiler gerçekleşmemiştir. 2003 yılı sonrasında petrol-doğal gaz fiyat ilişkisi beklentilerin aksi yönünde seyretmeye başlamıştır. Grafikten, 10/1 oranından 6/1 oranına doğru devam eden hareketin değiştiği ve 18/1 oranına doğru aksi bir hareketin başladığı açıkça görülebilmektedir. 2009 yılında petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranı rekor seviyelere ulaşmıştır. Son yıllarda yaşanan bu gelişmeleri değerlendirmeden önce petrol ve doğal gaz fiyatlarını eş enerji bazında karşılaştırmak faydalı olacaktır. 1 varil WTI petrolünün yaklaşık 5,8 MMBtu enerji içermesi dolayısıyla petrol fiyat 5,8’e bölünerek oluşturulan grafik, Şekil-4’de yer almaktadır.
Şekil–4 : Henry Hub Anlık Piyasa Doğal Gaz Fiyatı (Dolar/MMBtu) ile
WTI Petrol Anlık Piyasa Fiyatı (Dolar/MMBtu), cari fiyatlarla
2003 yılından sonra petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranla yükselişe geçmeye başladığı, bu trendin 2006 yılından itibaren daha da artarak devam ettiği ve 2009 yılında rekor seviyelere ulaşıldığı bu grafikten de görülmektedir. 04/09/2009 tarihinde petrol fiyatının doğal gaz fiyatına oranı 5,39 olarak gerçekleşmiştir.
Petrol/doğal gaz fiyat ilişkisinin Irak’ın 2003 yılındaki işgalinden sonra yeni bir safhaya girmesi oldukça dikkat çekicidir. Bu dönem petrol fiyatlarının yüksek seyrettiği dönemdir. 2003 yılında yaşanan bir diğer önemli olay da, yukarıda bahsedildiği üzere, önceden yüksek düzeylerde seyretmekte olan LNG fiyatlarının boru gazı fiyatlarına oranının o yıldan itibaren göreceli olarak düşüşe geçmiş olmasıdır.
Petrol fiyatlarının (dolar/MMBtu) doğal gaz fiyatlarına  (dolar/MMBtu) oranının, petrol fiyatları ile ilişkisinin incelenebilmesi için hazırlanan Şekil-5’den şu gözlemleri yapmak mümkündür: (1) Petrol fiyatlarının 10–50 dolar/varil seviyelerinde seyrettiği durumlarda petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranı 1–2 civarında olmaktadır. (2) Petrol fiyatlarının 50–80 dolar/varil seviyelerinde seyrettiği durumlarda petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranı 1–5 civarında olmaktadır. (3) Petrol fiyatlarının 80 dolar/varil seviyelerinin üzerinde seyrettiği durumlarda petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranı yaklaşık 2’nin altına inmemektedir.
Şekil–5: Petrol-Doğal Gaz Fiyat İlişkisinin Petrol Fiyatlarının Seviyesi İle Etkileşimi[‡]
Bir başka deyişle, petrol fiyatlarının 50 dolar/varil seviyelerinde olduğu bir dönemde petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranının 1,56, doğal gaz fiyatının 5,53 dolar/MMBtu olması; petrol fiyatlarının 100 dolar/varil seviyelerinde olduğu dönemde ise petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranının 2,11, doğal gaz fiyatının 8,16 dolar/MMBtu olması beklenebilir. Bu durum, petrol fiyatlarının küresel piyasalarda, doğal gaz fiyatlarının ise bölgesel bazda belirleniyor olması dolayısıyla doğal gaz fiyatlarının belli bir noktaya kadar petrol fiyatlarını takip edebildiği, petrolün maliyet dışı unsurlarla çok yüksek seviyelere çıkması durumunda ise etkileşimin ortadan kalktığı şeklinde değerlendirilebilir. Dolayısıyla, ilerleyen yıllarda petrol fiyatlarında yaşanacak dalgalanmalar ile petrol/doğal gaz fiyat ilişkisinin seyrinin gözlenmesi faydalı olacaktır.
EViews paket programı yardımıyla yapılan ekonometrik testler sonucunda, 2003 öncesi dönemde (Mayıs 1996–Ocak 2003) petrol ve doğal gaz fiyatlarının eşbütünleşik olduğu, 2003 sonrası dönemde ise (Ocak 2003–Ocak 2010 dönemi) petrol ve doğal gaz fiyatları arasında bir eşbütünleşme olmadığı görülmüştür. Granger nedensellik testi sonuçlarına göre, eşbütünleşme olan dönemde petrol fiyatlarından doğal gaz fiyatlarına doğru bir etkileşim bulunmaktadır; petrol fiyatları ise doğal gaz fiyatlarından etkilenmemektedir. Varyans ayrıştırma ve Granger nedensellik gibi uygulanan bütün testler, 2003 sonrasında petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatları üzerindeki etkisinin azaldığını göstermektedir.
TÜRKİYE İÇİN FIRSATLAR VE TEHDİTLER
Yukarıda belirtildiği üzere 2009 yılında petrol/doğal gaz fiyat oranı rekor seviyelere ulaşmıştır. Eş enerji baza getirilmiş haftalık ortalama fiyatlar incelendiğinde, petrolün doğal gaza kıyasla 5 kata varan oranda yüksek olabildiği görülmektedir. Yüksek petrol fiyatlarına rağmen başta ABD olmak üzere tüm dünyanın gözünü konvansiyonel olmayan doğal gaz kaynaklarına dikmesi, enerji dönüşüm sürecinin başladığının kanıtıdır. Özellikle ABD’nin enerji politikasını konvansiyonel olmayan doğal gaz kaynakları üzerinde şekillendirdiği, hem sondaj sayıları (doğal gaz amaçlı ve konvansiyonel olmayan kaynaklara yönelik yatay ve yönlü sondaj) hem de üretim grafiklerinde açıkça görülebilmektedir. Bu süreçte petrol fiyatları ile doğal gaz fiyatlarının ilişkisi ise azalmaktadır.
ABD’de yaşanan bu gelişmelere paralel olarak diğer ülkelerde, uzun dönemli doğal gaz anlaşmalarının yerini petrol fiyatlarının yanı sıra başka emtia fiyatlarına da bağlı olabilen kısa dönemli anlaşmalara bıraktığı, anlık doğal gaz piyasalarının oluştuğu ve bu piyasalarda petrol fiyatlarından bağımsız olarak finansal ticaretin başladığı görülmektedir. Tüketim oranlarındaki değişim, doğal gaz depolama oranlarındaki değişim, LNG piyasasının gelişimi, piyasaların serbestleşmesi, teknolojik gelişmeler (özellikle gas-to-liquid teknolojisi) ve stratejik ve politik unsurlar gibi faktörlerin petrol ve doğal gaz fiyatları ile bu enerji kaynaklarının fiyat ilişkisinde farklı etkileri olacaktır.
Dolayısıyla, doğal gazı büyük oranda uzun dönemli kontratlar yoluyla ithal eden ülkemizin bu enerji dönüşümü sürecinde başarılı olabilmesi için yukarıda sıralanan unsurların olası etkilerinin yeterince analiz edilmesi ve ülkemizin doğal gaz anlaşmalarının yaşanan bu gelişmeler ışığında değerlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Mevcut anlaşmalarda fiyat revizyonuna gidilmesi ya da yeni anlaşmalarla doğal gazın fiyat avantajından faydalanılması için zaman uygun görünmektedir. BOTAŞ’ın sona ermesi yakın olan anlaşmalarında satıcı taraf ile masaya oturmadan önce, konu ile ilgili detaylı ve çok yönlü çalışmalar mutlaka yapılmalıdır. Ayrıca, doğru bir enerji ve vergilendirme politikası için enerji kaynakları arasındaki fiyat ilişkisinin doğru tahmini gerekmektedir; en doğru tahminlere de ancak küresel piyasalar ile özellikle büyük üretici ve tüketici ülkelerdeki gelişmelerin yakından takip edilmesiyle ulaşılabileceği açıktır.
Fakat önceden yapılan anlaşmalarda fiyat revizyonuna gidilmesinin kolay olmadığı da hatırlanmalıdır. Anlaşmalarda fiyatların aşırı yükselmesi veya düşmesi durumları için alıcı ve satıcıları korumaya yönelik fiyat revizyonu hükümleri genelde bulunmaktadır. Ancak çoğu zaman alıcı ile satıcı fiyat revizyonlarında anlaşmakta zorlanarak konuyu uluslararası tahkimle çözme yoluna gitmektedirler.
Giriş bölümünde de bahsedildiği üzere, enerjinin ülkemizin en büyük ithalat kalemini oluşturmasına rağmen, enerji fiyatlarının analizine ilişkin çalışmaların sayısı oldukça sınırlıdır. Bununla birlikte, tüm dünyada enerji fiyatlarına ilişkin yapılan tahminlerin yanılma payının çok yüksek olduğu da bilinen bir gerçektir. Bu sebeple, anlaşmalarda ilk aşamada herhangi bir taraf için uygun görülen bir değişiklik, ilerleyen zamanlarda taraflar için dezavantajlı hale gelebilmektedir. Örneğin IEA tarafından 2004 yılında yayımlanan raporda, 2010–2030 yılları petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranının 1–1,25 arasında değişeceği öngörülmekteyken,[5] 2009 yılında yayımlanan raporda aynı oranların 1,5–2 arasında değişeceği öngörülmektedir.[6] EIA’nın 2008 yılındaki tahmini ise 3 civarlarındadır.[7]
Doğal gaz anlaşmalarında yer alan fiyat sepetini çeşitlendirerek doğal gaz alım formülünde petrol ürünlerinin dışındaki enerji kaynaklarına da yer verilmesi en sık karşılaşılan önerilerin başındadır. Yakın dönemlerde bazı ülkelerin yapmış oldukları anlaşmalarda, doğal gaz fiyatlarının enerji havuz fiyatlarına, doğal gaz spot piyasa fiyatlarına ya da bunların çeşitli bileşimlerine bağlandığı görülmektedir. Petrol fiyatlarının yüksek seyrettiği şu günlerde alıcı ülkeler için çok avantajlı gibi görülebilen bu durumun ilerleyen dönemlerde de devam edeceğini söylemek için ise henüz erkendir.
Petrol döneminin sonlarına yaklaşılan bu yıllarda petrol fiyatlarının alternatif enerji kaynaklarına oranla pahalı olması oldukça makul görünmektedir. Doğal gazın piyasaya hâkim olmak için verdiği mücadeleden başarılı çıkması durumunda, petrol fiyatlarının sonunun da odun ve kömür fiyatları gibi olması beklenmektedir. Bu nedenle, küresel piyasaların yakından takip edilmesi, bu geçiş sürecinin iyi tahlil edilmesi ve petrol fiyatının düşüşe geçeceği döneme göre pozisyon alınması çok önemlidir.
Fiziki ticaretin yanı sıra finansal ticaret enstrümanlarının çalıştığı bir ticaret yapısı ve anlık piyasa oluşumu da sıklıkla değişen petrol-doğal gaz fiyat ilişkisinden faydalanabilmek için gereklidir. Uzun dönemli anlaşmalardan, kısa dönemli anlaşmalara ya da anlık piyasalara, fiziki ticaretten ise finansal ticarete geçerken ulusal arz güvenliği boyutu göz ardı edilmemesi gereken önemli bir husustur. Spekülatif hareketlere daha fazla açık olan bu gelişmiş piyasalarda tedarik noktalarında çeşitlilik sağlanması ve doğal gaz depolama miktarlarının arttırılması büyük önem arz etmektedir. Günümüzde arz güvenliği, kaynakların miktar yönünden çok, fiyat yönüyle değerlendirilmektedir. Özellikle kış aylarında, anlık piyasalarda doğal gaz fiyatları ani yükselmeler yapabilmektedir. Bu dönemlerde çok yüksek fiyatlar ile LNG veya benzeri enstrümanlar yoluyla doğal gaz ithalatı yapmak, yani çok uzun yıllar boyunca kullanılabilecek olan depolama tesislerine yapılacak yatırımların yerine belli bir kriz dönemini günübirlik çözümler ile atlatmak, yanlış planlama dolayısıyla kaynakların israfı anlamına gelmektedir. Tedarik noktalarında çeşitlilik sağlarken ülkemizin coğrafi konumunu değerlendirerek doğuda yer alan üreticiler ile batıda yer alan tüketiciler arasında yer alacak bir Hub’ın işletmecisi olmak büyük önem arz etmektedir. Ayrıca, doğal gaz bolluğunun yaşandığı bu yıllar, ihracat yapma hakkı (re-export) olan anlaşmalar için uygun bir ortam sağlamaktadır. Gelecek yıllarda karşılaşılması pek mümkün olmayan bu fırsatın iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. LNG ticaretinin hızla gelişmekte olduğu günümüzde, gazlaştırma ve sıvılaştırma tesislerinin her ülkeyi jeopolitik açıdan önemli bir konuma sokabileceği unutulmamalıdır. Ülkemizin coğrafi konumunun öneminin devamı için, LNG teknolojisinde deneyim kazanmak, gazlaştırma tesislerinin yanı sıra sıvılaştırma tesisleri kurmak büyük önem arz etmektedir. 
Son olarak, bahsedilmesi gereken önemli bir husus da vergi oranlarıdır. Ülkemizde nihai petrol fiyatlarının büyük bir kısmını vergiler oluşturmaktadır. Tüketimi yönlendirmede etkili bir yöntem olan vergi oranlarının, enerji kaynaklarının ilişkisi kapsamında, yaşanan küresel gelişmeler ışığında belirlenmesi büyük önem arz etmektedir. 
SONUÇ
Dünya, petrol döneminin sonuna yaklaşmakta, doğal gaz dönemini karşılamaktadır. Yeni dönem, petrol üretim ve tüketimini sona erdirmeyecektir ancak başta fiyat mekanizmalarında yaşanacak değişiklikler olmak üzere ekonomilere önemli etkileri olacaktır. Ülkemizin doğal gaz anlaşmalarının, bu gelişmeler ışığında yeniden değerlendirilmesi ve bu kapsamda yapılan çalışmaların yakından takip edilmesi ülke menfaatleri açısından büyük önem taşımaktadır.
KAYNAKÇA
[1] Yardımcı O., “Petrol Fiyatlarının Doğal Gaz Fiyatları Üzerindeki Etkisi ve Türkiye İçin Öneriler”, Uzmanlık Tezi, EPDK, Şubat 2010.
[2] Uysal M., TBMM Araştırma Komisyonu Bilgi Notu.
[3] BP Statistical Review of World Energy 2009, www.bp.com/statisticalreview, Aralık 2009.
[4] www.eia.doe.gov, Ocak 2010.
[5] IEA, “World Energy Outlook”, 2004.
[6] IEA, “World Energy Outlook”, 2009.
[7] EIA, “The Relationship Between Crude Oil And Natural Gas Prices”, 2008



[*] Bu bildiride, Prof. Dr. Volkan Ş. EDİGER’in danışmanlığında Okan YARDIMCI tarafından hazırlanan ve Şubat 2010 tarihinde tamamlanan “Petrol Fiyatlarının Doğal Gaz Fiyatları Üzerindeki Etkisi ve Türkiye İçin Öneriler” isimli uzmanlık tezi çalışmasından faydalanılmıştır.[1] Hem tez çalışması hem de bildiri, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun katkılarıyla hazırlanmıştır.
[†] Oranlar API derecesine göre değişmekle birlikte, 1 varil petrolün 5,6 MMBtu–6,3 MMBtu arasında enerji verdiği kabul edilmektedir.  1 varil WTI petrolü ise yaklaşık 5,8 MMBtu enerji içermektedir. Eş birim enerji cinsinden bakıldığında, WTI petrolü ile Henry Hub’da oluşan doğal gaz fiyatının rekabetçi bir ortamda eşitlik-2’de yer aldığı gibi olması beklenebilir.
[‡] Grafik için Mayıs 1996–Ocak 2010 dönemindeki fiyatlar kullanılmış olup, paranın zaman değerinin etkisinin giderilmesi amacıyla fiyatlar bugünkü değerlerine getirilmiştir. Lineer regresyon doğrusunun formülü şöyledir: F petrol  / F gaz  = 1,0041 + 0,0111 F petrol.

No comments :

Post a Comment