November 16, 2012

İKİ BİN 13 ÖNCESİ DOĞALGAZ PİYASASI DEPOLAMA FAALİYETLERİ
Yazar : 
Okan YARDIMCI

Yayım Yeri : Yardımcı, O., İki Bin 13 Öncesi Doğalgaz Piyasası Depolama Faaliyetleri, 
Enerji Piyasası Bülteni, 
ISSN 1308-8262, Sayı : 24 Sayfa : 35-38, Aralık  2012.
Strateji belgelerinin ve başta arz güvenliği ile ilgili önemli raporların vazgeçilmez hedefi "doğalgaz piyasasında depolama imkanlarının arttırılması"dır. Bu hedefin çevresinde yer alan diğer hedefler: kaynak ülke çeşitliliği ihtiyacı, büyük oranda ithalat yoluyla sağlanan doğalgazın payının azaltılması, yerli ve yenilenebilir kaynaklara ağırlık verilmesi olarak sıralanır. Arz güvenliği ile ilgili raporların kopyala-yapıştır yöntemiyle oluşturulmasının en büyük nedeni ise yukarıda belirtilen hususlarda önemli adımların bir türlü atılamamasındandır.

Peki, bu gecikmenin maddi boyutu nedir? Soğuk bir kış ayında doğalgaz talebinin karşılanabilmesi için spot piyasadan 4 adet Q-flex LNG kargosu ile ithalat yapıldığını ve günlük 200 milyon metreküpe ulaşan tüketimimizin yaklaşık %10’unun bu yolla sağlanmaya çalışıldığını varsayalım. Kışın boşta bir LNG kargosu ve kaynağı bulmanın zorluğunu bir kenara bırakacak olursak LNG kargolarının artan kira bedelleri bir maliyet kalem olarak karşımıza çıkıyor. Bu kış kira bedellerinin 200.000 dolar/gün seviyelerinde olması muhtemeldir. Bu bedel hesaplamamızın belki de en önemsiz kalemi olacak. Spot piyasada taşıma dahil toplam maliyetin boru gazına kıyasla yaklaşık 2 katına çıkması çok da şaşırtıcı olmamalı. Bu durum, LNG formundaki 1.000 metreküp doğalgaz için 700-900 dolar ödemek anlamına geliyor. Q-flex LNG kargolarının her biri yaklaşık 120-130 milyon metreküplük doğalgaz eşdeğerinde LNG taşıyabiliyor. Özetle, bu kötü, ancak oluşması muhtemel senaryoda, bir kış ayını atlatmanın ilave maliyeti 200 milyon dolar seviyelerindedir. 3 ay için ise ilave maliyet 600 milyon dolara ulaşabiliyor Bu hesaplamada dikkat edilmesi gereken husus 600 milyon doların yeterli önlemlerin alınmamış olması dolayısıyla ödenecek ilave maliyet olduğudur. Bu 3 ayın toplam doğalgaz maliyeti ise 7-9 milyar dolar seviyelerinde olacaktır. Toplam doğalgaz maliyetine bakılarak, 7 milyar dolar ya da 7,6 milyar dolar çok da fark etmez denilebilir. Özellikle paranız çoksa…
Toplam maliyeti aşağıya çekmenin yolları sadece arz güvenliği raporlarında değil ,enerji ile ilgili hemen hemen tüm çalışma ve konferans sunumlarında yer alır: doğalgazın payının azaltılması, yerli ve yenilenebilir kaynaklara ağırlık verilmesi... Kısa vadede, bu ilave 600 milyon dolarlık maliyetten kurtulmanın yolu kısıntı/kesinti gibi görülse de, bu durumda ortaya çıkan ekonomik zararın  daha detaylı irdelenmesi şarttır. Alternatif yakıta geçmenin ya da üretimi geciktirmenin elektrik piyasasında oluşan yansımaları çok daha karmaşık hesaplar gerektirebilir. Fındık türü yenilebilir enerji kaynağına geçmek de son dönemde tartışılan yollardan olmuştur. 100 gram fındık yaklaşık 634 kalori enerji vermektedir, hem de yerli kaynaktır. Bir Q-flex LNG kargosuna eşdeğer fındığın ne kadar olduğu ayrı bir çalışma konusunda ele alınabilir.
 



                Tesadüf o ki, basında yer alan haberlere göre Tuz Gölü Doğalgaz Yer Altı Depolama Tesisinin yaklaşık maliyeti 640 milyon dolar! 40 milyon dolar daha pahalı; ancak sadece bu kışı değil, önümüzdeki 40-50 hatta daha fazla kışı atlatabilmeniz için, aylık 4 konvansiyonel LNG gemisinin imkanını sağlayabilecek bir yatırım. Üstelik tuz domlarının günlük geri üretim miktarları, daha rahat bir kış geçirebilmeniz için, kolaylıkla arttırılabilecek özelliğe sahiptir.
            Bu noktada belirtilmesi gereken bir diğer önemli husus ise nihai fiyat üzerindeki baskının yaratabileceği etkinsizliktir. LNG fiyatlarının görece olarak daha ucuz olduğu dönemde yurt içi piyasa satış fiyatlarının uygun koşullar yaratmaması dolayısıyla ithal edilememesi; ancak, mecbur kalındığı zaman bu maliyetlere katlanılması, etkinsizliği özetlemek için yeterli olacaktır. Örnek ile anlatmak gerekirse: Aralık ayında spot LNG piyasasında fiyatlar boru gazı ithalatı ile hemen hemen aynı seviyelerde olacak şekilde 5 birim iken; yurt içi satış fiyatlarının sübvansiyonlar dolayısıyla 4 birim olması; ancak ihtiyaç olan ilave gazın yer altı deposundan karşılanarak bu dönemin geçiştirilmesi, Ocak ayında aynı gazı 10 birimden almak ile sonuçlanabilmektedir. Bu etkinsizlikten kaynaklanan maliyetlerin nihai tüketiciye yansıtılmaması ise sorunu daha önemli boyutlara taşıyabilir. Nihai fiyatların gerçek maliyetleri karşılamaması dolayısıyla sadece doğalgaz piyasası olumsuz etkilenmemekte, bu yılın Şubat ayında yaşadığımız gibi elektrik piyasasında da rekor fiyatların yanı sıra kaotik bir yapının ortaya çıkmasına sebep olunmaktadır. Arz talep dengesinin maliyet esaslı bir fiyatlandırma ile piyasa tarafından sağlanması yerine bazı müşterilerde kısıntı/kesintiye gidilmesi piyasalar açısından endişe verici bir haldir.  
“yurt içi satış fiyatlarının 4 birim olması; ancak ihtiyaç olan ilave gazın yer altı deposundan karşılanarak bu dönemin geçiştirilmesi, Ocak ayında aynı gazı 10 birimden almak ile sonuçlanabilmektedir.”

            Son dönemde özellikle depolama yatırımlarının teşvik edilebilmesi amacıyla önemli çalışmaların yapıldığı görülmektedir. Bu çalışmaların detayına geçmeden önce, depolama tesislerinin teşvik edilmesine yönelik iradenin çok uzun süredir ortaya konulmuş olmasının depolama lisansı başvurularını da beraberinde getirdiğini söylemek yerinde olacaktır. Şekil-1’de görüleceği üzere Tuz Gölü’nün yanı sıra 2 adet daha yer altı depolama tesisi lisans başvurusu bulunmaktadır. Bunlara ilaveten 3 adet LNG tesisi için lisans başvurusu vardır. 


Şekil-1: Doğalgaz Depolama Tesisleri ve Projeleri 



           Doğalgaz Piyasası Kanun Taslağında, doğal gaz depolama tesisleri ile LNG terminal işletmelerinin ayrıldığı görülmektedir. Taslakta görülen bir diğer önemli gelişme ise yeni LNG terminal işletmeleri ve doğal gaz depolama tesisleri için 31.12.2025 tarihine kadar üçüncü taraf erişim muafiyeti getirilmesinin planlanmasıdır. Söz konusu muafiyetin, mevcut tesislerin kapasite artırımları için de öngörüldüğü görülmektedir.
            Kanun Taslağı ile hemen hemen aynı tarihlerde EPDK tarafından sektör görüşüne açılan bir diğer çalışma ise Doğal Gaz Depolama Şirketleri için Tarife Hesaplama Usul ve Esasları Taslağıdır. Söz konusu dokümanda yatırımcı için çok önemli sinyaller yer almaktadır. Yatırımcının riskini, piyasa belirsizliğini ve gelir projeksiyonundaki sapmaları en aza indirmesi nedeniyle, dağıtım şirketleri tarife metodolojisinden farklı olarak, fiyat tavanı yerine gelir tavanı yöntemi kullanılmıştır. Tarife metodolojisi kapsamında hesaplanacak reel makul getiri oranının %10’dan daha düşük olması durumunda bu oranın %10 olarak dikkate alınması ile şirketler için taban reel getiri oranı belirlenmiştir. Depolama tesisi yatırımları için itfa süresi 15 yıl olarak belirlenmiş, sürenin uzatılması mali mevzuatta yer alan amortisman süresini aşmamak üzere şirketin talebine bağlanmıştır. Birim bedellerin hesaplanmasında depolama şirketinin ilgili tarife yılı kapasite rezervasyon miktarının kullanılabilir kapasite miktarına oranının göz önüne alınması, bu oranın %60’ın altında olması durumunda %60 oranının hesaplamalarda dikkate alınması sağlanmıştır. Tarife uygulama dönemleri için 3 ila 10 yıl arasında geniş yelpazede yatırımcı ve depolama şirketine seçim imkanı verilmiştir.
            Söz konusu çalışmaların uzun dönemli kapasite rezervasyonuna imkan sağlayacak Kullanım Usul ve Esasları ile desteklenmesi ve devam eden depolama yükümlülükleri çalışmaları ile entegre bir şekilde bir an evvel sonuçlandırılması büyük önem arz etmektedir.
            Ülkemizin doğalgaz tüketimi arttıkça yaz ile kış ayları arasında doğalgaz kullanım makası da hızla açılmaktadır. Şekil-2’de yer alan konutların aylık tüketim grafiği incelendiğinde bu durum daha net görülebilmektedir.

Şekil-2: Konut Aylık Tüketim Grafiği


              Geçen kış yaşanan olumsuzlukların yaşanmaması için bir miktar şansa ihtiyacımız olduğu kesindir. Ekim ayı ve Kasım ayı ilk yarısı sıcaklık değerlerinin mevsim normallerinin üstünde seyretmesi olumlu bir gelişmedir. Bu gelişme dolayısıyla 2012 yılı doğalgaz tüketimi beklentisinin 48,5 milyar metreküp seviyesinin çok altında olabileceği düşünülebilir. 2013 yılına girerken yaşanacak gelişmeler, 13 rakamının uğurlu mu yoksa uğursuz mu olduğu yönündeki tartışmalara da bir katkı sağlayacaktır. İşimizi şansa bırakmamak için ilk aşamada depolama ve LNG faaliyetlerine yönelik projelerin hızlandırılması, maliyet esaslı bir fiyatlandırma ile arz-talep dengesinin piyasa tarafından sağlanması önemlidir. Uzun vadede doğalgazın payının azaltılması, yerli ve yenilenebilir kaynaklara ağırlık verilmesi hedeflerini de belirterek bu yazıyı  sonlandırmanın, okuyanların yüzünde bir gülümseme yaratmasını dilerim.

No comments :

Post a Comment